YUKARI ÇIK

Çanakkale Travel
Çanakkale Travel

Denizlerin Kralı

22 Temmuz 2013 tarihinde eklendi

Balık yakalamak ustalık işidir. Herkes onu yapamaz. Hele hele zıpkınla balık avlamak çok daha zordur. Tüpsüz olarak nefesini tutarak denizin metrelerce altına dalarak zıpkınla balık avlama tam bir ustalık isteyen iştir. Çanakkale’de de 26 yıldan buyana nefesini tutarak bazen denizi 25-30 metre derinliklerine dalarak zıpkınla balık avlayan 46 yaşındaki Müjdat Turan, vurduğu devasa balıklarla herkesi kendine hayran bırakıyor. 26 yıldır yaz kış demeden zıpkını ile denize dalış yapan Müjdat Turan aynı zamanda sualtı sporlarına da gönül veren birisi. Dinamik ve Küp Apnea dalında birçok Türkiye dereceleri de var. “Su altında 5 dakika nefes almadan kalabiliyorum. Benim antrenmanlarımda 6,5 dakikalık su altında nefessiz kalma sürelerim de var. Ama ben yine de bunu 3,5-4 dakika ile sınırlandırıyorum” diyor Müjdat Turan. Sualtında uzun süre kalma yeteneği sebebiyle de zıpkınla denizde balık avlama konusunda büyük bir avantaj sağlıyor. Yaklaşık 25-30 metreye kadar dalarak dipte 3,5- 4 dakika kadar nefessiz olarak kalabilen Müjdat Turan boyu kadar balıklar da vurabiliyor. 26 yıllık bu denizdeki macerasında zaman zaman büyük tehlikeler de atlayan Müjdat Turan, bu işi yapanları özellikle uyarıyor.Tüpsüz dalış yapmanın gerçekten çok zor olduğunu belirten Müjdat Turan, “Bizim yaptığımız bu iş çok tehlikeli. Daha geçtiğimiz haftalarda 4 arkadaşımızı sığ su bayılması dile adlandırılan “senkop” dolayısı ile kaybettik. Bu senkop’un hiçbir ön belirtisi olmuyor. Yani suyun altında uzun süre nefessiz kalınmasından dolayı organlarımızın oksijen ihtiyacı artıyor. Bu sırada da beyin bütün organlara giden oksijeni kendisi kullanarak kişinin bayılmasına sebep oluyor. Bu sırada eğer yanınızda biri varsa sizi kurtarabilir. Fakat yanınızda biri yoksa, tek başınıza dalış yapıyorsanız o zaman kesin ölüm oluyor. Çok zor spor bu. Zıpkınla balık avı yapanların mutlaka tecrübeli olması ve iki kişi ile bu sporu yapmalara gerekir” diyor. Denizin altının ayrı bir dünya olduğunu da söyleyen usta avcı “Oraya daldığınızda bütün dertlerinizi unutuyorsunuz. Orada birçok canlı ile göz göze gelebiliyorsunuz. Vatozlar, Akyalar, balon balıkları, domuz balıkları, köpekbalıkları gibi onlarca balık çeşidi ve diğer canlılarla iç içesiniz” diyor. İşte Çanakkale’de zıpkınla vurduğu devasa balıklarla dikkatleri üzerine çeken Müjdat Turan ile yaptığımız o özel röportaj….

ÖZEL RÖPORTAJ: AYHAN ÖNCÜ / ÇANAKKALE
E-Mail: info@canakkaletravel.com


* Bize kendinizi tanıtır mısınız?
- Adım Müjdat Turan. 1970 Çanakkale Pınarbaşı  köyü doğumluyum. 23 yıldan buyana Çanakkale il merkezinde yaşıyorum.
* Zıpkınla balık avı merakı nereden geliyor?
- 1990’lı yıllarda bizim Yeniköy kıyılarında bir teknemiz vardı. Orada Yılmaz tüfeğim ile teknemizin kenarında dalarken bir iki balık vurarak bu işe başladım. Birde o yıllarda yabancı dergilerde zıpkınla balık avı konularında fotoğraflara bakar, onları okurdum. Bu merakla da balık tüfeğimle denizde balık avı macerama başladım.
* Kaç yıldır zıpkınla balık avlıyorsunuz?
- Yaklaşık 26 yıldır bu işin içerisindeyim. Hep deneme yanılma yöntemi ile kendimi geliştirmeye çalıştım. Bunda da başarılı olduğuma inanıyorum. Haftanın en az 4-5 günü suyun altında balık avındayım.
* Bu işi yapmak zor olmalı. Siz tüpsüz dalış yaparak balık avlıyorsunuz. Zor olmuyor mu?
- Tüpsüz dalış gerçekten çok zor. Bizim yaptığımız bu iş çok tehlikeli. Daha geçtiğimiz haftalarda 4 arkadaşımızı sığ su bayılması dile adlandırılan “senkop” dolayısı ile kaybettik. Bu senkop’un hiçbir ön belirtisi olmuyor. Yani suyun altında uzun süre nefessiz kalınmasından dolayı organlarımızın oksijen ihtiyacı artıyor. Bu sırada da beyin bütün organlara giden oksijeni kendisi kullanarak kişinin bayılmasına sebep oluyor. Bu sırada eğer yanınızda birisi varsa sizi kurtarabilir. Fakat yanınızda biri yoksa, tek başınıza dalış yapıyorsanız o zaman kesin ölüm oluyor. Çok zor spor bu. Zıpkınla balık avı yapanların mutlaka tecrübeli olması ve iki kişi ile bu sporu yapmalara gerekir.
* Genelde hangi bölgelerde dalış yapıyorsunuz?
- Genelde boğazın akıntılı sularında dalış yapıyorum. Çünkü balıklar boğazın akıntısı sularında derin bölgelerde bulunuyorlar. Denizde ağ atılmasından, voli yapılmasından ve oltacılardan dolayı maalesef sakin yerlerde balık olmuyor. Bende akıntılı bölgelerde derinlere dalarak zıpkınla balık avı yapabiliyorum.
* Haftanın kaç günü dalış yapıyorsunuz? Kış aylarında da dalışa devam ediyor musunuz?
- Haftanın en az 4-5 günü deniz altındayım. Benim için kar kış fark etmiyor. Her mevsim bu ava devam ediyorum. Özellikle kar yağarken çok daha güzel balık avı oluyor. O soğuk karlı havada büyük levrekler kıyıya doğru geliyor. Karada nasıl kar yağdığında bütün canlılar bir paniğe, telaşa kapılıyorsa, suyun altında da aynı şeyler oluyor. Bütün balıklar yem bulma ve karnını doyurma telaşı ile kıyıya doğru gidiyorlar.  Kış aylarında bu sebeple daha iyi avlanabiliyorum.
* Kaç metreye kadar dalıyorsunuz?
-  Tüpsüz olarak yaklaşık 40 metre derinliğe kadar dalabiliyorum.Ben aynı zaman apnea sporcusuyum. Su altında 5 dakika nefes almadan kalabiliyorum. Benim antrenmanlarımda 6,5 dakikalık sürelerim de var. Ama ben yine de bunu 3,5-4 dakika ile sınırlandırıyorum. Geçen yıl bu dalda Türkiye üçüncülüğüm de var.
* Profesyonel sporcu olmanız sebebiyle suyun altında uzun süre kalmanız zıpkınla balık avı için büyük avantaj olmalı?
-  Nefes almadan uzun süre deniz altında kalabildiğim için benim için bu avantaj oluyor.
* Zıpkınla balık avında ne kadar süre denizde kaldığınız oluyor?
Yaklaşık 2 yada 3 saat denizde kalıyorum. Fazla uzun süre denizde kalmak vücuda büyük zarar veriyor. Buna çok dikkat etmek gerekiyor. Aksi halde bundan büyük zarar görebiliyorum.
* Bizler sürekli denize dışarıdan baktığımızda masmavi yüzeyi görüyoruz. Doğal olarak dipte neler var onları bilemiyoruz. Dalış yaptığınızda denizin dibinde nelerle karşılaşıyorsunuz?
- Denizin altı ayrı bir dünya. Oraya daldığınızda bütün dertlerinizi unutuyorsunuz. Orada birçok canlı ile göz göze gelebiliyorsunuz. Vatozlar, Akyalar, balon balıkları, domuz balıkları, köpekbalıkları gibi onlarca balık çeşidi ve diğer canlılarla iç içesiniz. Daha geçen gün bir köpekbalığı ile karşı karşıya geldim. Yaklaşık 2,5 metre boyunda ve 250 kilograma yakın ağırlıktaydı.
* Denize dalış yaptığınızda neler hissediyorsunuz?
- Denize daldığımda sanki bir perdeyi açıp yeni bir dünyaya gidiyor gibi bir his oluyor içimde. Çünkü deniz altında her an bir sürprizle karşılaşabiliyorsunuz. İçinizde değişik bir şey göreceğim diye bir heyecan oluyor. Yada çok ilginç değişik balıklarla karşılaşma durumu olabiliyor. Orası çok farklı bir dünya. Suyun altı, yani yaklaşık 25-30 metre denizin dibi  nefesimizi tutarak yaşam mücadelesi verdiğimiz bir yer. Oradaki heyecanı yaşamak insanın içinde ilginç duygular uyandırıyor.
* Zıpkınla balık avı herkesin yapabileceği bir iş değil. Bunun özelliklerinden bize bahseder misiniz?
- Doğru. Zıpkınla balık avı yapmak çok zor. Bu balık avında deniz dibindeki balık meralarını çok iyi bilmek gerekiyor. Aynı zamanda balıkların davranışları, göçleri ve beslenmelerini de çok iyi takip etmek lazım. Balığın hangi mevsimde göç ettiğini ve ne ile beslendiğini bilemiyorsan boşa kürek çekersin. Ya da denk gele, yani şansına o balığı vurabilirsin. Bilerek bu avlanmayı yaparsan o zaman yüzde 80 başarı ile bu işi yapabilirsin.
* Tüplü dalışla mı, yoksa tüpsüz dalışla balık avımı daha kolay oluyor?
- Tabiki tüpsüz dalış daha kolay. Tüplü dalış zaten yasak bir avlanış şekli. Çünkü balıklara kaçma fırsatı vermiyorsunuz. Aynı zamanda tüplü dalışta çıkardığınız hava kabarcıkları balıkları ürkütür. Sadece Akya balığı biraz meraklı olduğu için kabarcıklara geliyor. Ama diğer bütün balıklar bu hava kabarcıklarından ürküp kaçabilir. Bu sebeple de tüpsüz dalış ile zıpkanla balık avı daha kolaydır.
*Denize daldığınızda dipte ne gibi duygular hissediyorsunuz? Sizin için kara mı, yoksa denizin dibi mi daha güzel?
- Benim için denizin dibi daha güzel. Çünkü mevsime göre denizin dibi de değişiyor. Sonbahar’da karadaki gibi orada da Sonbahar oluyor. İlkbahar’da denizin dibinde de bütün bitkiler yeşeriyor.Planktonlar ürüyor. Değişik bir yer denizin altı.
* Çanakkale Boğazı’nda yıllardır dalış yapıyorsunuz. Deniz kirliliğinin yaşandığı bir gerçek. Dipte balık neslinin de zamanla yok olduğu söyleniyor. Siz dipte buna şahit oluyor musunuz? Dipteki balık durumu nasıl sizce?
- Çanakkale Boğazı’nda deniz dibindeki balık durumu gerçekten bana göre yeterli. Bu bir gerçek. 26 yıldır boğazda dalış yapıyorum. Benim gördüğüm balıklar gerçekten çok fazla.  Sürüler halinde boğazdan geçip gidiyorlar. Zıpkınla balık avı sırasında bu güzellikleri de kameram ile görüntülüyorum. Çanakkale Boğazı’nda balık popülasyonunun ne kadar fazla olduğu da bu videolarda açıkça belli.
* Bu zamana kadar yaptığınız dalışlarda birçok anınız olmuştur. Bize bunlardan birkaç örnek verebilir misiniz?
- Sanırım 2004 yılıydı. Bizim kaptan arkadaşlarla birlikte Mavra adası açıklarında balığa gitmiştik. Adanın açıklarında çok akıntılı yerler var. O günde çok sakin bir hava vardı. Çok da güzel balık oluyordu. Zıpkınlarımızla balık da vurmaya başladık. 2-3 tane balık vurup tekneyle koydum. Hava birden değişti ve bora yapmaya başladı. Dalgaların boyu yükselmeye başladı. Baktım tekne de benden uzaklaşmaya başladı. Tam o sırada son bir kez daha dalış yapayım dedim. Dipte karşıma büyük bir Akya balığı geldi. Yaklaşık 70-80 kilogramlık bir balıktı. Hemen zıpkınımı doğrultup balığı vurdum. Çok güçlü balık olduğu için zorlanacağımı biliyordum. İpin bulunduğu makarayı açtım. Balık güçlü olduğu için beni sürüklemeye başladı. Tekneden de uzaklaşmaya başladım. Bu sırada da teknede bulunanlara bağırarak bana yardım etmeleri istedim. Ancak fırtına sebebiyle benim sesimi maalesef duymadılar. Balık büyük bir hızla beni Gökçeada tarafına doğru sürüklemeye devam etti. Bağlı da bırakmak istemedim. Akıntılarında etkisi ile tekneden çok uzaklaştım. Onlarda beni denizin içinde bir süre sonra kaybettiler. Bu süre içinde balığın beni sürüklemesi ile birlikte Mavra adasından yaklaşık 3 kilometre açığa doğru sürüklendim. Akıntıya da kapıldığım için Yunanistan’a doğru gitmeye başladım. O sırada “Buradan kurtulmam artık mümkün değil” diye düşündüm. Baktım ki ölümle karşı karşıyayım, hemen Akya’ya bağlı ipi kestim. Çünkü benim hayatta kalmam artık söz konusuydu. Birde o günlerde benim yeni çocuğum olmuştu. Denizin içinde hep gözümün önüne o geldi. O kadar denizde sürüklendim ki, ada artık küçücük kaldı. Neredeyse görünmez hale geldi. Tekne de beni bulamadı. Tüfeği falan da bıraktım. Tek çarem sağ olarak kıyıya, yani adaya kadar yüzebilmekti. Çünkü başka kurtuluş yolu yoktu. Sadece yüzdüm. Akıntı beni Yunanistan’a doğru götürmesine rağmen ben Mavra Adası’na doğru yüzdüm. Yaklaşık 5 saatlik bir yüzmenin ardından Mavra Adasına bağlantılı olan Bozcaada tarafındaki Pırasa Adasının bulunduğu bölgeye kadar ulaştım. Orada akıntı biraz kesildiğinden kendimi buraya attım. Zorlukla kıyıya çıkıp karaya uzandım. Ellerim ayakların hiçbir yerim tutmuyordu. Orada bir süre kendimden geçmişim. Bir ara kafamı kaldırdığımda bizim kaptanlar tekne ile beni aramaya çıkmışlar. Benim bu adaya gelmiş olacağımı düşünerek geldikleri adada beni sağ salim buldular. Kondisyonum olmasaydı zaten kesin bu kadar mesafe yüzemez ve hayatımı kaybedebilirdim. Bu anımı kesinlikle unutamam.
* Tehlikeli bir iş bu. Zıpkın heran ters bir harekette size zarar verebilir. Bu konuda nelere dikkat etmek gerekiyor?
- Öncelikle beslenmemize dikkat etmemiz gerekiyor. Dalışta beslenmenin de çok önemi var. Dinlenmiş olmamız gerekiyor. Çünkü kanda çok fazla karbondioksit olduğu zaman deniz içinde bizim ani bayılmamıza sebep olabiliyor. Ayrıca zıpkınla balık avı yapan kişinin antrenman yapması da çok önemli. Özellikle koşu, bisiklete binme gibi ciğerlerimizi geliştirici antrenmanları yapmamız lazım. Deniz dibinde balık avındayken nabzı yükseltecek ani hareketlerden de kaçınmamız gerekir.
* Bu zamana kadar hiç zıpkın sebebiyle yaralandığınız oldu mu?
- Benim başıma zıpkınla yaralanma olayı bu zamana kadar hiç gelmedi. Ama arkadaşlarım arasında dikkatsizlik ve tedbirsizlik sebebiyle yaralananlar oldu.
* Yıllardır zıpkınla balık avlıyorsunuz. Bu zamana kadar en büyük vurduğunuz balık neydi? Kaç kilogram ağırlığındaydı?
- 2004 yılıydı sanırım. Zıpkınla vurduğum 50 kilogramlık Akya balığını unutamıyorum. 2000 yılında da 27 kilogramlık bir Akya balığı vurmuştum. Birde 2012 yılında 9 kilogramlık bir Çipura balığı vurdum. Bu balığı daha sonra kaç yaşında olduğunun tespiti için Onsekiz Mart Üniversitesi’ne götürdüm. Yaptıkları araştırma sonunda bu Çipura balığı tam 34 yaşında çıktı. İnanılacak gibi değil. Yıllarca deniz altında yaşayan bu Çipura balığının tam 34 yaşında olması bizi oldukça heyecanlandırdı. Ben av sonunda araştırma konusunda çok meraklıyım.Bu sebeple de deniz altındaki av sonrası ilginç balıkları üniversiteye götürerek gerekli bilimsel araştırmanın yapılmasına da katkı sağlıyorum.
* Vurduğunuz büyük balıkları kıyıya çıkarmak da zor olmalı. Bundan da bahseder misiniz?
- Bu büyük balıkların bota ve sahile çıkarılması gerçekten zor oluyor. Mesela 50 kilogramlık Akya balığını 2 saatlik uğraş sonunda kıyıya çıkarabilmiştim. Çok güçlü bir hayvan. Eğer o hayvanın özelliklerini bilmezseniz, sürekli çekerseniz o da sizi çekecektir ve sizi denizde sürükleyebilecektir. Bu da sizin can güvenliğinizi tehlikeye sokabilecektir. Beni çok zorlamıştı o balığı kıyıya çıkarmak.
* Yıllardır zıpkınla balık avı yapıyorsunuz. Bu zamana kadar “Şu balığı bir türlü vuramadım. Hedefim o balığı da vurmak” dediğiniz balık oldu mu?
- Benim avlamadığım balık kalmadı diyebilirim. Ama benim hedefim vurduğum balığım daha büyüğünü vurmak olur. Mesela 9 kilogramlık Çipura vurdum. Bunun 10 kiloluğunu, 12 kiloluğunu vurmak benim hedefim olur. Literatürlere girmemiş bir balık vurmak benim en büyük arzum.
* Siz aynı zamanda profesyonel bir dalgıç ve sporcunuz. Bundan da bahseder misiniz?
- 2005 yılından buyana sualtı sporları yapıyorum. Özellikle Dinamik ve Küp Apnea dallarında Türkiye derecelerim var. Tabii yaptığım bu spor dalının zıpkınla balık avına büyük katkısının olduğunu düşünüyorum. Çünkü dipte daha fazla kalabiliyorum. Ayrıca senkop, yani sığ su bayılması olayını burada çok iyi öğrendim. Yani sualtında ne kadar süre hava almadan kalacağımı çok iyi öğrendim. Bende bu sebeple deniz altında dipte kaç dakika süre ile kalacağım konusunda kendime süre sınırı koydum.
* Vurduğunuz balıkları görenler “Bunu sen vurmuş olamazsın” diyorlar mı?
- Tabii oluyor.Bu işe ben çok emek verdim. Deniz dimindeki balık avımı da kameram ile tek tek görüntülüyorum. Balık avı sonrası da bu görüntüleri de Facebook üzerinden paylaşıyorum
* Komşularınız eve bu büyük balıkları getirdiğinizde ne diyorlar?
- İlk yıllarda büyük balıkları gören komşularım şaşkın bir şekilde bu balıkları inceliyorlardı. Ancak daha sonra onlar da buna alıştılar. Büyük balıkları gördüklerinde  zaman zaman balıklar ile fotoğraf çektirenler oluyor.
* Bu balıkları ne yapıyorsunuz? Çünkü bunlar gerçekten büyük olmaları sebebiyle ekonomik açıdan da değerliler.
- Bu balıkları satmak yasak olduğu için arkadaş ortamında bunları kendimiz değerlendiriyoruz..
* Zıpkınla balık avına tek olarak mı çıkıyorsunuz. Yoksa yanınızda bir arkadaşınız da geliyor mu?
- Genelde balık avına giderken yanımda bir yardımcı götürüyorum. Body adını verdiğimiz bir yardımcı ile balık avına çıkıyorum. Güvenlik çok önemli. Bazı yerlerde de akıntıdan dolayı yardımcım deniz üzerinde botta değil, kıyıda bekleyebiliyor.
* Zıpkınla balık avı merakı olanlara neler tavsiye edersiniz?
- Mutlaka bu işi bilerek yapmalılar. Son yaşanan ölüm olaylarında iyi ders alınmalı. Deniz dibinde kaç dakika süre ile nefes almadan kalabileceğinin sınırlarını kişi çok iyi bilmeli. Daha fazla süre ile dipte kalmamalı. Hırs yapılmamalı. Bu işi bilen kişilerden eğitim alınmalı. Aksi halde ölüm ile karşı karşıya kalınabiliyor. İnternetten daha derine dalan kişileri gördükçe o kişiler de daha derinlere dalmaya çalışıyorlar. Daha kısa süre önce 18 yaşında gencecik bir kişi bu uğurda hırs yüzünden hayatını kaybetti. Acaba bu arkadaş sığ su bayılmasını (Senkop) biliyor muydu acaba?
* Bu işin inceliklerini öğrettiğiniz kişiler var mı?
 - Yanımda bulunan kişilere bu işin inceliklerini öğretmeye gayret gösteriyorum.
* Daha ne kadar süre daha bu balık avına devam etmeyi düşünüyorsunuz?
- Sağlığım elverdiğince bu avcılığı yapmayı düşünüyorum.

14.436 kez okundu