YUKARI ÇIK

Çanakkale Travel
Çanakkale Travel

Vali Aktaş 22 Bin 500 Yıllık Mağarada İncelemelerde Bulundu

Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, Çan ilçesine bağlı Bahadırlı Köyü sınırları içerisinde yer alan 22 bin 500 yıl öncesine ait Türkiye'de halen devam eden 6 mağara kazısından birisi olan ve Batı Anadolu'da bilinen ilk ve tek Paleolitik Dönem mağarası İnkaya Mağarası'ndaki kazı çalışmalarını yerinde inceledi.

30 Eylül 2022 tarihinde eklendi

2016 yılından buyana Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Antropoloji Bölümü, Paleoantropoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Özer başkanlığında devam eden İnkaya Mağarası’ndaki kazı çalışmalarını yerinde inceleyerek yetkililerden bilgi alan Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, mağara kazılarında Orta Paleolitik Dönemde 22 bin 500 yıl öncesine ait bölgedeki çakmaktaşı ve sıcak su kaynakları nedeniyle yoğun bir insan yerleşiminin varlığının ortaya çıkarıldığını, şu ana kadar 20 bin civarında yontma taş alet ve parçası elde edildiğini ve kazının bilimsel bulguları sayesinde Paleolitik Dönemde Anadolu ile Balkanlar arasındaki insan göçlerine de ışık tutacağı hakkında bilgilere ulaştı.

Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Özer, desteklerinden dolayı Vali İlhami Aktaş’a teşekkür etti.

İnkaya Mağarası Kazı çalışmalarının hem bölge hem de ülke turizmi açısından oldukça önemli olduğunu belirten Vali İlhami Aktaş, Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Özer ve ekibine kazı çalışmalarında başarılar diledi.

İNKAYA MAĞARASI HAKKINDA BİLGİ....

Kazı çalışmaları ile ilgili açıklamalarda bulunan Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Özer, Çan ilçesine bağlı Bahadırlı Köyü sınırları içerisinde yer alan İnkaya Mağarası’nın deniz seviyesinden yüksekliğinin 235 metre olduğunu belirerek, “Mağaranın tavanı toprak seviyesinden 3 metre yukarıda olup, içine girilince toprak altına doğru genişliyor. Mağaranın ana bölümü 20×30 metre boyutlarında olup, kuzey-güney doğrultusunda yer yer yıkılmış, yer yer toprak altında devam eden 100 metre kadar bir kayalık sisteminden meydana geliyor. Mağaranın bulunduğu tepenin dere yatağına doğru eğim yapan doğu yamaçları yüzlerce metrekarelik bir alana yayılmış bulunan çakmaktaşı hammadde kaynakları ve yüzey buluntuları ile kaplı.  Buradaki kazı çalışmalarımızı 5 yıldan buyana sürdürüyoruz. Bu kazı çalışmalarında toplam 15 binin üzerinde çakmak taşı yontma taş alet ve parçasına ulaşıldı. Buluntular Türkiye’de devam eden diğer mağara kazılarından elde edilen buluntular ile benzerlik göstermiyor. Bunların daha çok Balkan Paleolitiği ile ilişkili olabileceğini, bu nedenle de İnkaya kazılarının Anadolu-Balkanlar arasındaki Paleolitik dönem insanlarının göçlerine ışık tutabileceğini düşünüyoruz”dedi.

MAĞARANIN YAKLAŞIK 22 BİN 500 YILLIK OLDUĞU BELİRLENDİ

Mağaranın yapılan tarihlendirmede 22 bin 500 yıllık olduğunu ifade eden Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Özer, “Jeofizik araştırmalarına göre yaklaşık 100 metre kadar toprak üstünde ve altında kayalıklar halinde devam eden mağarada şimdiye kadar yapılan 5 sezonluk kazı çalışmalarında 15 binin üzerinde alet ya da alet parçası olarak kullanılmış çakmaktaşı yontmataş buluntular ve andezitten vurgaçlar ele geçti. Buluntular koordinat sistemine göre tek tek kaydediliyor. Bunlarda bizlere ileriki yıllarda mağara insanlarının alan kullanımı ile ilgili oldukça detaylı bilgiler verecek. Bu buluntular Çan bölgesinde Paleolitik dönem insanları açısından yoğun bir yerleşim faaliyetlerinin mevcut olduğunu gösteriyor. İleriki yıllarda sürdürülecek kazı çalışmalarında taş alet buluntularına ilaveten insanların tükettikleri hayvanlara ait kalıntıların ve kendi iskelet kalıntıların da bulunması muhtemel gibi görünüyor. Bu seneki kazı çalışmaları bizlere İnkaya Mağarası’nın dönem insanlarınca tahminlerimizden çok daha yoğun bir şekilde kullanıldığını gösteren sürpriz sonuçlar verdi. Mağara Orta Paleolitik dönemde kuzey yarımkürede hüküm süren buzul dönemlerinde yaşayan Homo Neanderthalensis’lerin, Orta Doğu’daki Amud,Tabun, Kebara, Shanidar buluntu yerleri ile Avrupa’daki Krapina, Vindija, Saccopastore, Le Moustier gibi buluntu yerleri arasındaki göçleri ve genetik kültürel bağlantılarını ortaya çıkarması açısından kilit konumunda” dedi.

(Haber Kaynak ve Aktif Link Gösterilmeden İzinsiz Alınıp Yayınlanamaz)

11.364 kez okundu