YUKARI ÇIK

Çanakkale Travel
Çanakkale Travel
12 Şubat 2022 tarihinde eklendi

Çanakkale’de Cumhuriyet Kültürünün Müzik Alanında Yansımaları

Yeni Türkiye Cumhuriyeti güzel sanatlarda çocukların yeteneklerini ortaya çıkarmaya ve bu konuda eğitim yapmalarına büyük önem vermişti. Bu amaçla alanında iyi eğitim görmüş, bir kısmı da yurtdışında eğitime gönderilmiş idealist öğretmenler Anadolu’nun her tarafında görev alarak güzel sanatların gelişmesine önemli katkılar sağlamışlardı. Çanakkale bu konuda şanslı şehirlerden biriydi. Hem kültüre ve sanata önem veren insanlar hem de bunu zevkle öğretecek ve yapacak öğretmenler bir araya gelmişti. Buna bir de 1932 yılında halkevi eklenince ileride sanat alanında önemli başarılar gösterecek insanların yetişeceği ortam yaratılmış oldu.

Bu konuda ilk meşaleyi Dr. Ziya Bey yakmıştı. Sonra 1931 yılında Çanakkale Ortaokulu Müzik Öğretmenliğine atanan Faik (Canselen) Bey, bu meşaleyi alevlendirdi. Aynı dönemde Çanakkale’de bulunan Ziya (Aydıntan) Bey, Kerim Bey, Muharrem Bey, Melahat Hanım, Nüzhet Hanım ve Neriman Hanım sanat ve müzik zevkini Çanakkale’de kurumsallaştırdılar. 1930’ların sonunda Ahmet Yekta Bey’in de Çanakkale Vilayetine müzik öğretmeni olarak tayin edilmesi çok anlamlıydı.        

Faik Bey, Çanakkale Ortaokulu’nda beş yıl un müzik öğretmenliği yapmıştı. Çok iyi piyano çalıyor ve besteler yapıyordu. Ortaokul ve halkevinde düzenlenen konserlerde Faik Bey piyano çalarken, Kerim Bey klarnet, Muharrem Bey flüt ve Ziya Aydıntan mandolin çalarak ona eşlik ederdi. Saprano Melahat Hanım, Cemal Reşit Bey’in Ayın Ondördü, Faik Bey’in Ayşe’nin Özlemi, Ziya Aydıntan’ınRüzgârla Başbaşa parçalarını seslendirir ve herkesi mest ederdi.

Muharrem Bey, flütle Çaykovski’nin Kederli şarkı, Mozart’ın Türk Marşını sık sık çalardı. Ziya Bey, mandolinle Muniye’nin Konser Mazurkası”, Tome’nin İspanyol Serenadı nı herkese zevkle dinletirdi. Nüzhet Hanım’ın alto sesi ile Faik Bey’in Fecirde Gurbet Yolcuları, Ziya Bey’in  Yörük Kızının Türküsü ile adeta coşardı. Yine Faik Bey’in Koşması ve Cemal Reşit Bey’in “Akkoyunu zevkle dinlenirdi.

Ziya Bey, kemanını eline aldığında Pablo de Sarasate’ın Endülüs Romansı”, ile Johann Sebastian Bach’ın parçalarından oluşan konserlerinde her seferinde bir müzik ziyafeti verirdi. Sonra Soprano Neriman Hanım Zeki Bey’in Kemanım, Ferit Hilmi Atrek’in Efem parçalarını seslendirirdi.

Faik Bey, piyanonun başına geçtiğinde coşku ve heyecan herkesi sarar, salon nefesini tutardı. Acaba yeni bir eser sunacak mı diye merakla beklenirdi. Önce batıdan bir parçayla başlardı. O yıllarda Manuel de Falla’nın Ateş Dansı parçası pek meşhurdu. Sonra da kendi bestelerinden biri… Mesela 1935 yılında Türkiye çapında düzenlenen yarışmada kendisinin birinci seçilen Köy Türküsü Çanakkalelileri mest ederdi. Faik Bey bazen de marşları piyanoda çalar, dinleyenler kendilerini bir bakarsınız savaş meydanlarında bir bakarsınız denizin ortasında, ya da Viyana’nın çayırlarında hissederlerdi. Kâh üzülür kâh coşarlardı piyanonun nağmelerinde… Cumhuriyetin 10.yılında en çok da sözleri Celal Emrem’e bestesi Faik Canselen’e ait İleri Marşı Çanakkale’de herkesi coştururdu.

Yürü, bu yol şeref zafer yolu / Karşında bekliyor seni tanyeri

Yürü, atıl devir karanlığı / Durma yürü, haydi ileri.

Varsın gel desin sana / Yeşil gölgeli çamlar

Ninni fısıldayan dereler / Şen nağmeler, gülen bir boğaz.

Hayır, sakın yolunda kalma sen / Dağları yıkan gücünle sars her yeri

Atam diyor, öğün çalış güven / Durma yürü, haydi ileri.

Faik Bey ayrıldıktan birkaç yıl sonra ünlü besteci Ahmet Yekta Bey de müzik öğretmeni olarak tayin edilmişti. Onun en çok sevilen ve bilinen besteleri, Hüseyni makamında Orhan Seyfi Orhon’un Bana Önce Sözleri Biraz Manalı Geldi”, Nihavend makamında Aka Gündüz Kutbay’ın Bir İpek Çarşafa İşlendi Gönül”Hüseyni makamında Celal Sahir Erozan’ın Emine Emine Nazlı Emine, Rast makamında Faruk Nafız Çamlıbel’in Farkı Yok Bir Cennet Abadının Bugün Viraneden, Suz-ı nak makamında Nedim’in Mest-İ Nazım Kim Büyüttü Böyle Bi-Perva Seni, Hüseyni Makamında Uzun Saçlarının Sırma Telleri Bağlar Kendine Hep Gönülleri ve Buselik makamında Zeybek  besteleri çok bilinen eserleri arasındaydı.

Çanakkale Vilayeti’ne tayin edilen ve buradaki okullarda öğretmen olarak görev yapan bu insanlar birçok çocuğa da örnek olmuşlardı. Bu çocuklardan bazıları müzik öğretmeni olmak isteyeceklerdi. Bunlardan bazılarının şansı yaver gidecek bazılarının ise şansızlık yakasını bırakmayacaktı. Bunlardan biri de o sırada Biga’da avukatlık yapan Ali Niyazi Sarıdal’ın kızı Zuhal Hanım’dı. Babası Devlet Konservatuarı Direktörüne 6 Haziran 1937’de bir mektup yazarak Kızım Zuhal bu günlerde ortaokulu bitiriyor. Senelerden beri kendisinde musikiye karşı bir duygu var. Derece ve ehemmiyetini ben takdir edemem. Ortaokul musiki öğretmeni istidadından bahsediyor” diyecek ve kızının okula kabul edilmesini talep edecekti.  Zuhal Hanım, yıllar sonra İzzet Melih Bey’le evlenecek ve bugün çok başarılı bir sanatçı olan Altuğ Dilmaçın da annesi olacaktı. 

9.864 kez okundu