YUKARI ÇIK

Çanakkale Travel
Çanakkale Travel
28 Eylül 2019 tarihinde eklendi

Bir Zamanlar Çanakkale’de Bir “Kırıkçatal Meyhanesi” Vardı

Şair bir zamanlar şöyle sesleniyordu:

Gözlerimden vurdular beni, / Yığıldı karanlık gri,

Sokaklar suskun, / Gözlerimden astılar beni, /Dizi dizi ağlayan çocuklar.

Kafatasım bana ağır, / Ayaklarım prangalı

Çölde kum yok, / Denizlerde su, / Gözlerimle dövdüler beni.

Kırıkçatal Meyhanesi, / Kırık plaklar çalar,

Alır götürür, / Bir yeşil Vadiye, / Ama gözlerim görmüyor.

Gözyaşı dökmek ölümüne, / Bir cananı kayıp,

Ufukta boran, / Ya içimdeki, / Prangalar.

Gözümden sakındığım, / Gözümden astılar beni,

Ne kefen ne kabir, / Uçurtmamda sallanırım, Nesimi’ye selam.

Kırıkçatal Meyhanesi’nde kırık plaklar…

Bir başka şair ise Hüzüne Vedaadlı şiirinde Kırıkçatal Meyhanesi’ni ve orada yaşanan duyguları anlatır:

Sen kırık Çatal meyhanesini bilir misin?/ Terk edilmişlerin, yıkılmışların mabedidir sanki.

Unutmak için sarılırlar dolu kadehlere, / Teypten dökülürken hüzün dolu nağmeler,

Dertler depreşir, kanar yüreklerdeki, / Unutulmak istenilen tüm yaralar.

Kadehler kalkar şerefe diye peş peşe. / Ahlar, vahlar ve gözlerden dökülen yaşlar,

Yitikliğedir, yıkılmışlığadır hep söylenenler./ Meyhanenin o en tenha köşesinde,

Seni içiyorum kadehlerden. / Sensizlik, ah o beni kahreden sensizlik yok mu?

Ölmek olsa sensizlikten kurtulmanın yolu / İnan bana sevgilim düşünmeden gençliğimi,

Hemen keserdim bileklerimi. / Burası Kırıkçatal Meyhanesi,

Ve ben o meyhanenin en kuytu köşesinde, / Hüzün şarkıları kervanının en garip yolcusu.

Hüzünlü yolların son noktası hep sensin. / Yine de ulaşamıyorum sana, kahroluyorum.

Gecenin yarısı, meyhanenin kapanma saati geldi çattı. / Dertlilerin döktükleri tüm dertler,

Yine yoldaşları olacak gecenin karanlığında, / Kimi naralar atacak yollarda,

Kimileri gözyaşlarına boğulacaklar. / Yinede dertlerinden kopamayacaklar,

Ben de düşeceğim yollara garip mi garip. /  Yitik umutlarım yoldaşım olacak.

Ve sensizliğime ağlayacağım doyasıya…    

Çanakkale’de bir de Kırıkçatal Meyhanesi vardı. Hem lokanta hem de meyhane olarak servis yapardı. Burası Yalova Restoran ile Şehir Restoranı arasındaydı.  Kırıkçatal Meyhanesi denmesinin nedeni çatalların birer dişinin kırık olmasıydı. Kırıkçatal Meyhanesinin bulunduğu yer Yalova Restoranın bitişiğiydi. Yalova Restoran’ın arkasında şimdi vakıflar binası bulunuyor. O binadan önce Bahr-ı Sefid Oteli ve gazinosu, Şehir Lokantası, Balıkhane ve yanında da Katolik Kilisesi vardı. Bu meyhane 1950’li yılların sonundan itibaren 1970’lı yıllarda da hizmet verdi.  Kırıkçatal Meyhanesi’nin sahibi Siyami Bey’di. Hoş sohbet biriydi. Halden hatırdan anlardı. Meyhanede dinlenen hüzünlü müzik plaklardan çalardı. Gündüz lokanta hizmeti verirken ise radyo hep açıktı.   

1950’li yıllarda Türkiye’de Amerikan malları giderek rağbet görmeye başlamıştı. Gazetelerde bu ürünlerin reklamları yanında neredeyse haftada bir gün Amerikalı artistlerin boy boy resimleri yer alırdı. Kırıkçatal Meyhanesi’nin sahibi de meyhanesine müşteri çekmek için bu resimlerden esinlendi. Memleketinden uzak bulunanlar, hüzünlü olanlara bir arkadaş arıyordu. Zaten akşam olunca meyhanenin içi de loş bir aydınlığa sahipti. Bir akşam Kırıkçatal Meyhanesi’nden içeri girenler gözlerine inanamadılar. Her masanın başına bir kadın vardı. Masaya oturunca bir de ne görsünler tüm kadınlar plastikten yapılmış resimlerden ibaret… Hatta İstanbul’dan gelip Çanakkale’de iş yapan bir müteahhit kendisinden önce gelmiş bir müşterinin o sırada masasında bulunan plastikten kadına şunları söylediğini işitmişti: Sen ne iyi bir kadınsın. Ağzın var, dilin yok!”

3.626 kez okundu
Yazarın Diğer Yazıları
Milli Birlik ve Beraberlik Günü 18 Şubat 2023
Feyzi Efendi İdam Cezasını Haketti mi? 29 Aralık 2022
Hiçbir Millet, Bir Devlet Adamını Atatürk Kadar Sevmedi 09 Kasım 2022
Çanakkaleli Kadınların Şevkat Eli: “Çanakkale Yardımsevenler Cemiyeti” 03 Ekim 2022
Ege’deki Adaları Nasıl Kaybettik? 19 Eylül 2022
Zafer Günü Münasebetiyle “Durma Yürü, Haydi İleri” 30 Ağustos 2022
Çanakkale Topraklarından Bir Nejat Uygur Geçmişti 25 Ağustos 2022
Atatürk’ün Çanakkaleli Kızı: “Berta Bensussen” 24 Temmuz 2022
Çanakkaleli Bir Münevver Mehmet Ali Tevfik Bey’in Ölümü 13 Temmuz 2022
Marshall Yardımı ve Karabiga’ya Getirilen İlk Harman Makinesi 04 Temmuz 2022
2. Dünya Savaşı Yıllarında Çanakkale’de Üretimin Teşvik Edilmesi 09 Haziran 2022
2. Dünya Savaşı Yıllarında Çanakkale’de Yemek Fiyatları 08 Mayıs 2022
Kumkale Ovasını Islah Edelim, Ama Sonra Ne Yapalım? 24 Mart 2022
İster İnan İster İnanma: Çanakkaleli Bir İllüzyonist “Avni Raca” 20 Şubat 2022
Çanakkale’de Cumhuriyet Kültürünün Müzik Alanında Yansımaları 12 Şubat 2022
Karakoca Köyünün Fahri Hemşehrileri Dr. Muzaffer ve Dr. Bedia Topuz 12 Ocak 2022
1930’lu Yıllarda Biga-Çanakkale Arasında Kamyonla Seyahat Etmek 28 Aralık 2021
1930 Yılında Biga’da Yaşanan Deprem... 15 Aralık 2021
Cesaret Timsali Kayserili Ahmet Paşa 20 Kasım 2021
Çanakkale Memleket Hastanesi Yapılırken Kimler Yargılandı 09 Ekim 2021