YUKARI ÇIK

Çanakkale Travel
Çanakkale Travel
01 Temmuz 2017 tarihinde eklendi

Kabotaj Bayramı ve Çanakkale İskelesi’ne Uğrayan Gemiler

Kabotaj, bir devletin kendi kıyıları boyunca ve kendi limanları arasında yük ve yolcu taşıma ve buna bağlı ticarete verilen isimdi. Buna kısaca kabotaj hakkı deniliyordu. Bu hak bir iç ulaşım olup, ulusal ticaretin gelişmesi ve ekonominin güçlenmesini sağlıyordu. Bu nedenle devletler yabancı bandıralı gemilerin ve uyrukların kendi limanları arasında ve karasularında yolcu ve yük taşımalarını yasaklıyorlardı.  Osmanlı Devleti’nde kapitülasyonlar nedeniyle böyle bir hakkı yabancı devletler ve yabancı uyruklar elde etmişlerdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi 10 Nisan 1926 tarihinde kabul ettiği Türkiye Sahillerinde Deniz Nakliyatı ve Limanlarla Karasuları içinde Sanat ve Ticaret Yapma Hakkında Kanun ile Türk karasularında, Marmara’da ve Türkiye’deki nehirlerde ve göllerde gemi bulundurmak ve bunlarla ulaşım düzenlemek, ticaret yapmak hakkını sadece Türk vatandaşlarına verdi. Bu kanun 1 Temmuz 1926 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu tarih 1926 yılından beri Denizcilik ve Kabotaj Bayramı olarak kutlanmaktadır.  24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile kapitülasyonların kaldırılması, Lozan Antlaşması’ndan üç yıl sonra yürürlüğe giren kabotaj kanununa zemin hazırladı. 1923-1926 yılları arasındaki üç yıl boyunca hükümet, deniz ulaşımını ve bunun yönetimini düzene soktu. Seyrüsefain İdaresi Mersin” ve “Antalyaadını taşıyan iki vapur satın alarak devlet eliyle İstanbul-Mersin arasında deniz ulaşımını başlattı. 1926 yılında daBandırma ve Anafarta adıyla iki gemi daha satın aldı. Bunlar da Türk limanları arasında yolcu ve yük taşımaya başladılar. 1930 yılında Türk Gemi Kurtarma Limited Şirketi kuruldu. 1933 yılında daDevlet Denizyolları İşletme İdaresi çalışmalarına başladı. Devlet Denizcilik İşletme İdaresi yaklaşık dört yıl hizmet verdikten sonra 1938 yılında Denizbank’ın hizmete girmesi ile denizcilikte önemli adımların atılmasını sağladı. Türk gemi filosunun büyümesi, yeni limanların yapılması ve Türk deniz filosunun uluslararası sularda da deniz taşımacılığı yapması sağlandı. Cumhuriyetin ilk on beş yılında 150 ton ve daha yukarısında bulunan yetmiş bire ulaştı. Bu gemiler içerisinde bin tonun üzerinde olanların sayısı sadece dokuzdu ve isimleri de; Florya, Füruzan, Sevim, Zonguldak, Şark, Adana, Atilla, Eti ve Sümer’di. Denizcilik şirketleri ve kuruluşları belirli şehirlerde toplanmıştı. Bu şehirlerin başında İstanbul, İzmir, Samsun, Zonguldak, Mersin ve Trabzon geliyordu. Türkiye’nin limanları ise; İstanbul, İzmir, Trabzon, Samsun, Giresun, Ereğli, Antalya Mersin’di.  Diğer kıyı şehir ve kasabalarında iskele veya rıhtım denilecek nitelikte küçük gemilerin yanaşabilecekleri tesisler bulunuyordu. Devlet ve özel şirketlerin işlettikleri gemiler vasıtasıyla yolcu ve yük taşımacılığı yapılıyordu. Bu amaçla kurulan şirketler ve işletmeler İstanbul merkezliydi. Osmanlı İmparatorluğu’ndan CumhuriyeteŞirketi Hayriye” intikal etmişti. 1851 yılında kurulan ilk özel denizcilik şirketi olan Şirketi Hayriye’nin padişah, padişahın validesi ve Osmanlı devlet büyüklerinindi. Şirkete ait gemiler İstanbul’da oturanlara İstanbul Boğazı’ndan karşıya geçişlerinde yolcu taşıma hizmeti veriyordu. Şirket sürekli zarardaydı. Şirketi Hayriye’nin; Suhulet, Sahilbent, İhsan, Süreyya, İnşirah, Göksu, Tarabya, Nimet, Kamer, Rağbet, Sütlüce, Sarayburnu, Boğaziçi, Güzelhisar, Ziya, Halas, Üsküdar, Rumeli Kavağı, Sarıyer gibi isimleri çok bilinen gemileri mevcuttu. Bu şirket 2.Dünya Savaşı yıllarında devletleştirilecekti. Armatörler de 1933 yılında İstanbul’da Vapurculuk Sosyetesi Anonim Şirketini kurmuştu. Ancak Denizcilik İşletmeleri ile rekabet edemeyerek 25 Ocak 1936 tarihinde Devlet Denizyolları İşletmesi’ne devredilecekti. Bu şirketin gemileri çok meşhurdu. Bunlardan; Tarı, Aksu, Sakarya, Saadet, Tayyar, Seyyar, Millet, Bülent, Vatan gemilerinin isimlerini hatırlayanlar veya hatıralarda okuyanlar vardır. Yine özel bir denizcilik şirketi daha vardı ki ismi Benjamen ve Barzilay Kumpanyasıydı. Bu şirketin Azim, Sebat, Necat, Vefa, İkbal, Şule, Refah, Doğan, Millet ve Sümer adlarını taşıyan on gemisi bulunuyordu ve hepsi de büyük gemilerdi. Türk deniz taşımacılığında ismi uzun süre hafızalarda yer eden gemiler; 1938 yılında Almanya’dan alınan gemiler oldu. Bunlar Etruks, Kadeş, Tırhan, Marakaz, Sus, Trak, Suvat ve Ülev’di. Etrüks, Kadeş ve Tırhan kardeş gemilerdi. Marakaz, Sus ve Trak da kardeşti. Suvat ve Ülev ise iki kardeş gemiydi. Bu gemilerin hepsinin isimlerini bizzat Atatürk vermişti. Trak gemisi 8 Ocak 1944 günü Bandırma Körfezi’nde batmıştı.  Cumhuriyet kurulduktan sonra neredeyse 1960’ların sonlarına kadar Türk halkı seyahatlerini demiryolu veya deniz yoluyla yapmayı tercih ediyordu. Her iki ulaşım biçimi de oldukça ekonomikti. ÇeşitliSürat Postalarıvardı. Ayvalık Sürat Postası; Mersin vapuru Sirkeci rıhtımından akşam saat 17.00’de kalkar Gelibolu, Çanakkale, Küçükkuyu, Edremit, Burhaniye ve Ayvalık’a gelirdi. Dönüşünde de aynı iskelelerden başka Altınoluğa da uğrardı. İzmir-Mersin Sürat Postası; Cumhuriyet vapuru Galata rıhtımından Çarşamba günleri sabah kalkar, İzmir’e geldikten sonra Antalya, Alanya, Mersin giderdi. Dönüşünde de Taşucu, Anamur, Alanya, Antalya, İzmir ve İstanbul şeklinde seferini tamamlardı. Trabzon Postasıİzmir vapuru; her Perşembe akşamı Galata rıhtımından hareket ederek Zonguldak, İnebolu, Sinop, Samsun, Ünye, Fatsa, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Hopa’ya giderdi. Dönüşte Pazar iskelesi ile Rize, Of, Sürmene, Trabzon, Polathane, Görele, Giresun, Ordu, Fatsa, Samsun, Sinop ve İnebolu’ya uğrayarak İstanbul’a ulaşırdı. Sadıkzade Biraderlere ait Karadeniz Lüks Postasıİnönü vapuru ile her Pazartesi Sirkeci rıhtımından hareketle Zonguldak, İnebolu, Sinop, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Sürmene ve Rize’ye giderdi. İngiliz Hüseyin Rüstem Vapurları”nın Rüstemiyevapuru her Perşembe saat 18.00’de Sirkeci’den hareketle Gelibolu, Çanakkale, İzmir, Bodrum, Fethiye, Rodos, Alanya, Antalya, Silifke ve Mersin’e giderdi. Aynı şirketinHaftalık İzmir Postası”, “Hüseyniye” vapuru da her Salı saat 18.00’de Sirkeci’den kalkar Gelibolu, Çanakkale ve doğruca İzmir’e hareket ederdi. İkinci Dünya Savaşı yıllarında İstanbul’dan Salı günü saat 10.00’da kalkan ve İskenderun’a kadar giden yolcu vapurları Çanakkale’ye Çarşamba gece 00.30’da gelirdi. İskenderun’dan ise gemi Pazartesi 14.00’te kalkar Pazar günü 18.00’de Çanakkale iskelesine ulaşırdı. Yani İskenderun-Çanakkale arası deniz yolculuğu altı buçuk gün sürerdi.

Bugün yine Denizcilik ve Kabotaj Bayramıetkinlikleri yapılacak ama maalesef Boğazı ile övündüğümüz Çanakkale’ye diğer sahil şehir ve kasabalarıyla düzenli deniz ulaşımı bulunmamaktadır. Bu çok acı olsa gerektir. 

4.210 kez okundu
Yazarın Diğer Yazıları
Milli Birlik ve Beraberlik Günü 18 Şubat 2023
Feyzi Efendi İdam Cezasını Haketti mi? 29 Aralık 2022
Hiçbir Millet, Bir Devlet Adamını Atatürk Kadar Sevmedi 09 Kasım 2022
Çanakkaleli Kadınların Şevkat Eli: “Çanakkale Yardımsevenler Cemiyeti” 03 Ekim 2022
Ege’deki Adaları Nasıl Kaybettik? 19 Eylül 2022
Zafer Günü Münasebetiyle “Durma Yürü, Haydi İleri” 30 Ağustos 2022
Çanakkale Topraklarından Bir Nejat Uygur Geçmişti 25 Ağustos 2022
Atatürk’ün Çanakkaleli Kızı: “Berta Bensussen” 24 Temmuz 2022
Çanakkaleli Bir Münevver Mehmet Ali Tevfik Bey’in Ölümü 13 Temmuz 2022
Marshall Yardımı ve Karabiga’ya Getirilen İlk Harman Makinesi 04 Temmuz 2022
2. Dünya Savaşı Yıllarında Çanakkale’de Üretimin Teşvik Edilmesi 09 Haziran 2022
2. Dünya Savaşı Yıllarında Çanakkale’de Yemek Fiyatları 08 Mayıs 2022
Kumkale Ovasını Islah Edelim, Ama Sonra Ne Yapalım? 24 Mart 2022
İster İnan İster İnanma: Çanakkaleli Bir İllüzyonist “Avni Raca” 20 Şubat 2022
Çanakkale’de Cumhuriyet Kültürünün Müzik Alanında Yansımaları 12 Şubat 2022
Karakoca Köyünün Fahri Hemşehrileri Dr. Muzaffer ve Dr. Bedia Topuz 12 Ocak 2022
1930’lu Yıllarda Biga-Çanakkale Arasında Kamyonla Seyahat Etmek 28 Aralık 2021
1930 Yılında Biga’da Yaşanan Deprem... 15 Aralık 2021
Cesaret Timsali Kayserili Ahmet Paşa 20 Kasım 2021
Çanakkale Memleket Hastanesi Yapılırken Kimler Yargılandı 09 Ekim 2021