YUKARI ÇIK

Çanakkale Travel
Çanakkale Travel
30 Nisan 2021 tarihinde eklendi

Türkiye’nin Amerika’daki İlk Büyükelçisi Çanakkaleli Ahmet Muhtar Bey’i Ermeniler Neden Öldürmek İstemişti?

Kasım 1922’de Lozan’da başlayan barış konferansına Amerika yalnız gözlemci olarak katıldı. Lozan Konferansının daha birinci döneminde Türk ve Amerikan delegeleri arasında ikili görüşmeler başlamıştı. Konferans yeniden açılınca, Türk Heyeti Başkanı İsmet Paşa (İnönü), bir Türk-Amerikan antlaşması imzalanması için ikili görüşmelere hemen başlanmasını istedi. Ama Amerikalılar işi biraz ağırdan alıp İtilâf devletleriyle Türkiye arasındaki barış görüşmelerinin sonucunu beklediler.

Lozan Barış Antlaşması imzalandıktan iki hafta sonra, 6 Ağustos 1923’te, Türk-Amerikan ikili antlaşmaları imzalandı. Türk - Amerikan Lozan Antlaşması 32 maddelik bir antlaşmaydı. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan asıl Lozan Barış Antlaşması’yla bir ilgisi yoktu. Mütareke yıllarında Türk düşmanlığı kampanyasına öncülük eden “Ermenistan Bağımsızlığı için Amerikan Komitesi” (American Committee for the Independence of Armenia) adlı örgüt, bu kez, Lozan Antlaşmasına Karşı Amerikan Komitesi” (The American Committee Opposed to the Lausanne Treaty) adını aldı. Bu örgüt, bütün hazır kadrosu, organları, gazeteleri ve etkisi altındaki çevreleriyle, Lozan Antlaşmasına savaş açtı.

Yeni kampanyanın elebaşıları; James W. Gerardve Vahan Cardashian” adlı bir avukattı. James W. Gerard, New York’un ileri gelen avukatlarından ve muhalefetteki Demokrat Parti liderlerindendi. Hükümeti sürekli rahatsız etmek isteyen ataklığı ile tanınıyordu. Vahan Cardashian ise “Vaktiyle Osmanlı Sefaretinde müstahdem olup bilâhare vazifesine hitam verilen ve bu yüzden bize hasım kesilen ve Amerikalı zengince bir kadınla teehhülü (evlenmesi) dolayısıyla hal ve vakti ifa-i tahrikâta müsait bulunan ve bilhassa İngilizler tarafından istihdam kılınan” bir kişiydi.

Türkiye, Lozan Antlaşmasına karşı Amerika’da yürütülen kampanyayı önleyebilecek veya dengeleyebilecek durumda değildi. Normal diplomatik ilişkiler kurulamadığı için Amerika’da Türk Elçiliği, Türk konsoloslukları, ataşelikleri yoktu. Sadece New York’ta bulunan  “Türk Teavün Cemiyeti” (Turkish Welfare Association) Ermenilerin kampanyasına karşı 1924 yılında  Özgür İnsanlar Ülkesinin Liderlerine” başlıklı İngilizce küçük bir broşür yayımladı. Amerikan Dış Politika Derneği, Lozan Antlaşması’nı incelemek üzere özel bir komite oluşturdu. Bu komite Columbia Üniversitesi Tarih Profesörü Edward Mead Earle’nin başkanlığında (Bağdat Demiryolu Savaşı adlı kitabın yazarı) tarih, devletler hukuku ve uluslararası politika profesörlerince ilginç bir rapor hazırladı.  Bu rapor, Türk-Amerikan İkili Lozan Antlaşması’nın en güçlü savunmalarından birisi oldu. Bu rapora göre: “Türk-Amerikan Antlaşması, Lozan barışının bölünmez bir parçası olarak görülmeli... Lozan barışı (da) son yüz elli yıldan beri yapılmış en iyi Yakın Doğu barışı” idi. Rapor özetle şöyle devam ediyor: Antlaşmanın onaylanması, yalnız Amerikan çıkarlarına değil, Yakın Doğu halklarının da pek yararına olacaktır. Yakındoğu elli yıldır savaş alanıdır. Bölgenin bütün halkları çok acı çekmiştir. Bunda hiçbir halk suçlanamaz. Hiçbir namuslu Amerikan aydını, Türk halkının çektiği acıları görmezlikten gelemez. 1912–1922 döneminde 1.200.000 Türk, yerinden yurdundan edilmiş, göç etmek zorunda kalmıştır. Yalnız 1914–1918 savaşında 600.000 Türk can vermiştir. Türk Hükümeti suçlanırken neden bu gerçekler hatırlanmıyor? Yakın Doğu’da halklar boğuşmasına, yabancı entrikalara son vermenin yolu, normal barış dönemi ilişkileri kurmaktan geçer. Lozan Antlaşmasını reddetmek ise, savaşı değilse bile, savaş psikolojisini sürdürmek olacaktır...

Amerika’da, 1923 yılında başlayan Lozan Antlaşması tartışmaları 1926 sonuna kadar devam etti. Amerikan Senatosu, 18 Ocak 1927 günü Lozan Antlaşması’nı reddetti. Oylamaya katılan 84 senatörden 50’si evet, 34’ü hayır oyu kullandı ancak üçte iki çoğunluk sağlanamadığı için antlaşma Amerikan Senatosu tarafından reddedilmiş oldu. Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Lozan Antlaşmasını Senatodan geçirmek için yeni bir girişimde bulunmadı. Ancak Türk-Amerikan ilişkilerinin düzenlenmesi amacıyla bir modus vivendi(konunun soğumaya bırakılması) yapılması için Amiral Bristol’ e yetki verdi. Türkiye Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik Rüştü (Aras) ile Amiral Bristol arasında, Ankara’da üç hafta kadar süren görüşmeler sonunda, 17 Şubat 1927 tarihinde notalar imzalanıp değiş-tokuş edildi ve on yıllık aradan sonra, Türk-Amerikan ilişkilerinin yeniden düzenlenmesini sağlayan bir antlaşmaya varıldı.

Antlaşmadan sonra 24 Mayıs 1927 tarihinde Joseph C. Grew, Amerika Birleşik Devletlerinin Ankara Büyükelçiliği’ne atandı. Türkiye Cumhuriyeti de Ahmet Muhtar Bey’i Washington Büyükelçiliği’ne atadı. 25 Mayıs 1927 günü Amerika’dan agreman istendi. Amerikan Hükümeti bu seçimi hemen kabul etti. Ahmet Muhtar Bey, o yıllarda Türk diplomatlarının en seçkinlerinden, en tecrübelilerinden biriydi. Otuz yılı aşkın bir diplomatlık tecrübesi vardı. 57 yaşındaydı. 1870 yılında Çanakkale’de doğdu. 1890’da Mülkiye’yi bitirdi ve Osmanlı Hariciye Nezareti’nde göreve başladı. Bu arada İstanbul Hukuk Mektebinden de mezun oldu. Çeşitli iç ve dış görevlerde bulunduktan sonra Elçiliğe yükseldi. 1911’de Atina Elçiliğine, 1913’te vekâleten Lahey Elçiliğine, Ağustos 1918’de Ukrayna Elçiliğine atandı. 1919 yılı Kasım ayında İstanbul Mebusluğuna seçildi ve son Osmanlı Mebusan Meclisinin İngilizler tarafından basılması üzerine Mayıs 1920’de Anadolu’ya geçti. Ankara’da, mebusluğunun yanı sıra (10 Ağustos 1920-8 Şubat 1921) Hariciye Vekâleti Vekilliği’ne getirildi. Kasım 1921’de TBMM Hükümeti’nin Tiflis Mümessilliğine, 9 Aralık 1922’de Moskova Büyükelçiliği’ne atandı. 1924’te, İstanbul Mebusu olarak Büyük Millet Meclisi’ne döndü. Bu görevdeyken 20 Eylül 1927 tarihinde Washington Büyükelçiliği’ne atandı. Büyükelçi Grew, Ahmet Muhtar Bey’i, Türk diplomatlarının “duayeni”, “eski ekolden yetişme bir diplomatolarak nitelendirmekteydi. Hatta biraz resmi ve kibirli olarak görüyordu. Ahmet Muhtar Bey’in Washington’a atanması, Amerikan Hükümetince memnuniyetle karşılandı.

Ahmet Muhtar Bey’in Washington’a gidişi epeyce gecikti. Türkiye, Amerika’daki kışkırtmaları, kaynaşmaları kolluyordu. Türk-Amerikan ilişkilerinin yeniden kurulmasına karşı Amerika’da yürütülen protesto kampanyasının yatışmasını bekliyordu. Gerard ve Cardashian başını çektiği Ermeni lobisi, yaz boyunca protesto mitingleri düzenlemeye ve Amerikan basınını Türkiye aleyhine kışkırtmaya devam ettiler. Ermeni Komitesi Başkanı Amerikalı Gerard, Ahmet Muhtar Bey 30.000 Ermenin öldürülmesinden sorumludur” diye iftira ederek,  onu Ermeni teröristlere hedef olarak gösteriyordu. Türkiye’deki Amerikan Büyükelçisi Grew de bunlardan etkilendi ve 29 Kasım 1927 günü günlüğüne şunları yazdı: “Amerika’daki Ermeniler yaşlı Muhtar’ı haklarlarsa, benim cesedimi de buradan aldırmak için Hükümet hemen bir savaş gemisi gönderebilir, çünkü (öldürülmem) uzun sürmez.”

Çanakkaleli Türk Büyükelçi Ahmet Muhtar Bey, böyle bir havada, 28 Kasım 1927 günü Amerikan sularına girdi. Ermeniler Türk Büyükelçisi karaya ayak basar basmaz hemen üzerine yürüyerek, kendisini oracıkta linç edeceklerdi. Büyükelçimiz, ateş yağmuru altında bir düşman” hattına gelip dayandığını Leviathan transatlantiği ile New York limanına girince anladı. Karaya çıkmadan önce kendisine getirilen o günkü Amerikan gazetelerine şöyle bir göz attı. Durumu hemen kavradı ve biraz sonra Amerikan görevlileri geldiler. Ahmet Muhtar Bey’i gemiden alıp zırhlı araca bindirdikleri gibi, son hızla trene yetiştirdiler. Ermeni teröristlerinden ve Amerikan siyaset gangsterlerinden salimen kaçırılan Muhtar Bey, nefes alırken, “Amerikan toprağına şerareli bir hava içinde ayak bastık diyerek durumu Ankara’ya bildirdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin ABD’ye gönderdiği ilk Büyükelçi Ahmet Muhtar Bey, işte böyle çok sıkı güvenlik önlemleri altında Washington’da salimen göreve başladı. Belki bu önlemler sayesinde bir Ermeni suikastına uğramaktan kurtuldu.

Büyükelçi Ahmet Muhtar Bey, 5 Aralık 1927 günü güven mektubunu Amerikan Başkanı Calvin Coolidge’e sundu. Dört gün sonra Ankara’ya ilk olumlu haberi verdi: Hükümet partisinin mürevvic-i efkârı olan Washington Post gazetesinin bize müzahereti temim olunmuştur”. Bu gazetenin genel yayın müdürü Mr. Benett, Büyükelçimize ve çalışma arkadaşlarına bir yemek verdi ve düşüncelerini açıkladı: Washingon Post, Türkiye’yi savunacak, Ermeni lobisinin propagandası karşısında artık susmayacaktı.”

Kaynak:

Mithat Atabay, Çanakkale’nin Evlatları Kimler Geldi Kimler Geçti, Çanakkale Belediyesi Kültür Yayınları, Ankara 2019.

Mithat Atabay, Türk Dış Politikası, Paradigma Akademi Yayınları, İstanbul 2014.

14.460 kez okundu
Yazarın Diğer Yazıları
Milli Birlik ve Beraberlik Günü 18 Şubat 2023
Feyzi Efendi İdam Cezasını Haketti mi? 29 Aralık 2022
Hiçbir Millet, Bir Devlet Adamını Atatürk Kadar Sevmedi 09 Kasım 2022
Çanakkaleli Kadınların Şevkat Eli: “Çanakkale Yardımsevenler Cemiyeti” 03 Ekim 2022
Ege’deki Adaları Nasıl Kaybettik? 19 Eylül 2022
Zafer Günü Münasebetiyle “Durma Yürü, Haydi İleri” 30 Ağustos 2022
Çanakkale Topraklarından Bir Nejat Uygur Geçmişti 25 Ağustos 2022
Atatürk’ün Çanakkaleli Kızı: “Berta Bensussen” 24 Temmuz 2022
Çanakkaleli Bir Münevver Mehmet Ali Tevfik Bey’in Ölümü 13 Temmuz 2022
Marshall Yardımı ve Karabiga’ya Getirilen İlk Harman Makinesi 04 Temmuz 2022
2. Dünya Savaşı Yıllarında Çanakkale’de Üretimin Teşvik Edilmesi 09 Haziran 2022
2. Dünya Savaşı Yıllarında Çanakkale’de Yemek Fiyatları 08 Mayıs 2022
Kumkale Ovasını Islah Edelim, Ama Sonra Ne Yapalım? 24 Mart 2022
İster İnan İster İnanma: Çanakkaleli Bir İllüzyonist “Avni Raca” 20 Şubat 2022
Çanakkale’de Cumhuriyet Kültürünün Müzik Alanında Yansımaları 12 Şubat 2022
Karakoca Köyünün Fahri Hemşehrileri Dr. Muzaffer ve Dr. Bedia Topuz 12 Ocak 2022
1930’lu Yıllarda Biga-Çanakkale Arasında Kamyonla Seyahat Etmek 28 Aralık 2021
1930 Yılında Biga’da Yaşanan Deprem... 15 Aralık 2021
Cesaret Timsali Kayserili Ahmet Paşa 20 Kasım 2021
Çanakkale Memleket Hastanesi Yapılırken Kimler Yargılandı 09 Ekim 2021